🦕 Meclisin Kayseri Ye Taşınması Hangi Savaş

A. KURTULUŞ SAVAŞ'INDA CEPHELER 1. Doğu Cephesi · Bu cephede, Doğu Anadolu'da bir Ermeni devleti kurmak isteyen Ermeniler ile savaşılmıştır. · TBMM Hükümeti 15. Kolordu komutanı Kazım Karabekir Paşayı Doğu Cephesi Komutanlığına atadı. · 9 Haziran 1920'de harekete geçen Kazım 775- Meclis’in Kayseri’ye taşınması gündeme geldi Mustafa Kemal’in ordunun başına geçmesi istendi. TBMM de tartışmalar yaşandı Yukarıdaki gelişmeler hangi olay üzerine yaşanmıştır? A)I.İnönü Savaşı B)Kütahya-Eskişehir Savaşları C)II.İnönü Savaşı D)Sakarya Savaşı Hatta meclisin Kayseri’ye taşınması gündeme geldi. • Bu gelişmeler üzerine Mustafa Kemal, 5 Ağustos 1921’de TBMM’nin tüm yetkilerini (yasama, yürütme, yargı) alarak 3 ay süreyle Başkomutanlığa getirildi. YunanOrdusu ise ikmal noktalarından uzaklaştığından lojistik destek sıkıntısı çekmektedir. Savaşın yaşandığı tepeler sık sık el değiştirmektedir. Türk Ordusu Haymana, Çal Dağı ve Polatlı hattına kadar geri çekilir. Bu arada meclisin gerektiğinde Kayseri'ye taşınması için hazırlıklara başlanır. Kütahya Eskişehir Yenilgisi ile meclisin yetkileri Mustafa Kemale hangi yasa ile devredilmiştir?, Sakarya Meydan Savaşı. - Türkler'in 1683'ten sonra başlayan geri çekilişini sonlandıran savaş hangisidir? , Başkomutanlık Meydan Savaşı. - TBMM'ye ait son savaş hangisidir?, Mudanya Ateşkes Antlaşması. tepkilereyol açtı. Hatta, Meclisin Ankara’dan Kayseri’ye taşınması bile dile getirildi. Başkomutanlık üzerine yöneltilen eleştiriler karşısında Mustafa Kemal, kararlı ve makul açıklamaları ile moralleri ve güven duygusunu güçlü tutmayı başardı. Ordunundaha fazla zaiyat vermesini istemeyen Mustafa Kemal orduyu Sakarya Nehrinin doğusuna kadar çekti. Savaşın kaybedilmesi TBMM’ye olan güveni sarstı, meclisin Kayseri’ye taşınması ve Kuva-yi Milliye’ye dönülmesi gündeme geldi. 5 Ağustos 1921’de “Başkomutanlık Kanunu” çıkartıldı. Festivalde savaş gösterisi! Atatürk Havalimanı'nda gerçekleştirilen 5. Etnospor Kültür Festivali'nde savaş gösterisi yapıldı. Tweet. 9.06.2022 - 16:29. Dünya Etnospor Konfederasyonu tarafından düzenlenen 5. Etnospor Kültür Festivali'nde Eskişehir Sultan Atlı Okçuluk Kulübü, Türklerin kadim savaş sanatlarını canlandırdı. Meclisin Kayseri'ye taşınması görüşmesi-Video. Konbuyu başlatan ozbuyucusu27; Başlangıç tarihi 4 Ocak 2019; ozbuyucusu27 Üye. Üye. Katılım 21 Kas 2016 5KtMZ. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’ndaki yenilgisini belirleyen Mondros Ateşkes Antlaşması 30 Ekim 1918 ile Anadolu ve Trakya her türlü işgale açık bir duruma geliyordu. Çünkü Mondros ateşkesi hükümleri galip devletlere gerekli gördükleri her yeri işgal etme hakkı tanıyordu. Ülke işgale uğrarken padişah için önemli olan; saltanatın, halifeliğin ve hanedanın selameti idi. Bu antlaşma çok ağır koşulları içerirken, İstanbul Hükümeti ileride yapılacak barış görüşmelerinde bu koşullarlı hafifletilebileceğini umuyordu. Mondros Ateşkes Antlaşmasının hemen ardından işgaller başladı. Bu antlaşmanın 7. maddesine göre, İtilaf devletleri güvenliklerini tehdit eden bir durumu bahane ederek istedikleri bölgeleri işgal edebileceklerdi. Boğazlar İngilizlerin kontrolüne geçti. İngilizler Çanakkale, Musul, Batum, Konya, Maraş, Samsun, Bilecik, Merzifon, Urla ve Kars’ı işgal ettiler. Fransızlar ise; Dörtyol, Mersin, Adana ve Afyon istasyonunu işgal ettiler. İngilizler tarafından işgal edilen, Güney Doğu’daki bazı iller daha sonradan Fransızlara devredilmiştir. İtalyanlar ise Antalya, Kuşadası, Bodrum, Fethiye ve Marmaris’i işgal ettiler. Konya ve Akşehir’e de asker yolladılar. Mondros Mütarekesi’nin Doğu Anadolu’da 6 vilayetin Vilayet-i sitte Ermenilere bırakılacağına ilişkin maddesi Ermenileri harekete geçirdi. Ermeniler kurdukları Alaylarla Doğu Anadolu’da yayılmaya ve bölgedeki Türklere zulüm ve baskı uygulamaya başladılar. Kozan, Osmaniye, Mersin ve Adana’ya Fransızlarla birlikte Ermeni çetecileri de geldi. Hasan Tahsin Yunanlılar kendilerine vaat edilen Ege Bölgesi’ni ele geçirmek üzere İngiliz, Amerika ve Fransız savaş gemilerinin koruması altında, 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgale başladılar. İzmir’in işgaline tepki olarak gazeteci Hasan Tahsin tarafından düşmana atılan ilk kurşun Kurtuluş Savaşımızın başlangıcı olmuştur. Mondros ateşkes antlaşmasından sonra işgallerin başlamasına karşılık Padişah ve Osmanlı Hükümeti işgallere karşı ses çıkarmamışlar, orduyu geliştirip güçlendirmeye yönelmemişlerdir. Sadece kendi çıkarlarını düşünmüşler, çekingen ve korkak davranmışlar, ülkeyi içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için hiçbir önlem almamışlardır. Kurtuluş savaşımızdan işgallere karşı ilk silahlı direniş Güneydoğu Anadolu’da Fransızlara karşı başlamışsa da, ilk Kuva-yi Milliye hareketi Batı Anadolu’da Yunanlılara karşı oluşturulmuştur. Yunan birliklerinin İzmir’i işgal etmesi ve Anadolu içlerine ilerlemesine seyirci kalan Osmanlı Hükümeti’nden artık hiçbir şey beklenemezdi. Bu durum, Kuva-yi Milliye’nin doğuşunu ve Milli Mücadele’nin başlamasını kolaylaştırmıştır. 19 Mayıs 1919’da Atatürk Samsun’a çıkmıştır. Amasya genelgesinin yayınlamıştır. Daha sonra Erzurum ve Sivas kongrelerini toplamıştır. İstanbul’un işgali edilmesi ve Meclis-i Mebusan’ın kapatılmasıyla Osmanlı yönetimi çökmüştür. Ulusu temsil eden, ulus adına karar veren yetkili organa ihtiyaç vardır. Bu da ancak yeni bir meclis kurularak mümkün olacaktır. 23 Ekim 1920’de 338 milletvekilinin katılımı ile TBMM açıldı. Fakat savaştan yenik çıkan Osmanlı Devleti ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Ermenistan, Belçika, Yunanistan, Hicaz, Polonya, Romanya, Sırp-Hırvat-Sloven ve Çekoslovakya devletleri arasında imzalanan, Türk’ün ölüm fermanı olarak bilinen Sevr Antlaşması imzalanmıştır. TBMM’nin Sevr Antlaşmasına tepkisi çok sert olup, bu antlaşmayı imzalayanları ve onaylayanları vatan haini sayma kararı vermiştir. Doğu cephesi, Güney cephesi, Batı cephesi, 1-2 İnönü savaşları ve son olarak Sakarya Meydan Muharebesi savaşları verilmiştir. Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile Anadolu’nun sonsuza kadar Türk yurdu olarak kalacağı bütün dünyaya kanıtlanmıştır. Mudanya ateşkesinin ardından Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır. Yeni Türk Devleti tüm dünyaya kabul ettirilmiştir. Böylece Türkiye tüm sömürülen halklara ve uluslara bağımsızlıklarını kazanmak için umut ışığı olmuştur. Trakya Cephesi Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra; Edirne-İstanbul demiryolunu kontrol etmek üzere bir Fransız alayı Trakya’ya yerleşmiş bulunuyordu. Fransız Generali Franchet D’Esperey ile Yunanistan Başbakanı Venizelos arasında imzalanan Antlaşma ile Kuleliburgaz-Hadımköy hattı Yunan ordusunun işgaline terk edilmiştir. Bu gelişmeler karşısında, 1. Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Eğilmez Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın 9 Ocak 1920 tarih ve 55 sayılı emrine uyarak bütün Edirne vilayetinde sıkıyönetim ve seferberlik ilan etti. Diğer taraftan Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniye’si, 31 Mart 1920’de Lüleburgaz’da yaptığı ilk kongresinde dış tecavüzler ve iç ayaklanmalar karşısında her türlü tedbir alma yetkisinin kolordu komutanına vermeyi kararlaştırdı. San Remo Konferans’ında İtilaf Devletleri Edirne ile birlikte Doğu Trakya’yı da Yunanistan’a bırakmayı kararlaştırdı. 9 Mayıs 1920’de Edirne’de toplanan Trakya Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniye’si, 2’nci kongresinde Edirne ve Doğu Trakya’nın Yunanistan’a bırakılmasını kesinlikle reddetti ve ülke topraklarının savunulmasını kararlaştırdı. Bu amaçla, yerli halktan asker toplama ve silahlı savunma tedbirleri almayı kararlaştırdı. Ayrıca, Cemiyet programını değiştirmekle birlikte ismini de “Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” haline getirerek, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin şubesi olmuştu. Sevr Antlaşması’nın imzalanmasını kolaylaştırmak, Osmanlı İmparatorluğu’na fiilen olduğu kadar hukukende son vermek amacı ile İtilaf Devletlerinin de teşviki ile Yunan Ordusu bir taraftan Anadolu’da bir taraftan da Trakya’da harekete geçti. 20 Temmuz 1920’de başlayan Yunan Taarruzu sonunda Edirne 24 Temmuz 1920’de düştü. Sevr Antlaşması’nın imzalanmasını takip eden günlerde Yunan hükümeti kendi meclislerinden geçirdikleri bir kanunla Doğu ve Batı Trakya’yı bir genel valilik halinde Yunanistan’a kattığını ilan etti. Yunanlılar tarafından Edirne ve Doğu Trakya’nın ilhakına rağmen, Trakya’da işgale karşı silahlı mücadele devam etmiştir. Anadolu’da kazanılan büyük zafer ve orduların Boğazları geçerek Trakya’yı kurtarmak için harekete geçmeleri kararı karşısında, Boğazlarda bulunan İtilaf Devletleri ateşkes anlayışı içinde olmuşlardır. 15 Ekim 1922’de yürürlüğe giren Mudanya Ateşkes Antlaşmasıyla Doğu Trakya, Yunan kuvvetleri tarafından boşaltıldı. 25 Kasım 1922’de Edirne Valiliğine tayin edilen Şakir Bey Kesebir, Türk yönetimini yeniden kurmuştur. Lozan Konferansı sonucunda, Yunanlıların Anadolu’da yakıp yıktıklarına karşılık, savaş tazminatı olarak Karaağaç ve Bosnaköy Köprübaşlarının da Anavatana katılması kararlaştırılmıştır. Doğu Cephesi Kurtuluş Savaşında Doğu Cephesi Ermeni Devleti, Rusya’da Çarlık sisteminin yıkılıp yerine Sosyalist bir devlet kurulması üzerine 1918’de ortaya çıktı. Taşnak Partisi tarafından idare ediliyordu. Ermeniler, sınırlarımıza saldırıyor, Müslüman halka aşırı zulüm, haksızlık ve katliam yapıyordu. Bunun üzerine, TBMM Ermenilere karşı askeri harekete geçilmesine karar verdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi, İcra Heyeti’ne Bakanlar Kuruluna mütareke hükümlerine uyularak boşaltılan “Evliye-i Selase” doğuda bulunan 3 ilimiz Kars, Artvin ve Ardahan’ın tekrar geri alınması için gereğinin yapılması yolunda ayrıca yetki vermişti. Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir Paşa 30 Mayıs ve 4 Haziran 1920 tarihinde Doğu’daki durum hakkında hükümete rapor verdi. Bu raporda, “Ermenilerin ilk fırsatta Erzurum’u dahil ellerine geçirmek için teşebbüslerde bulunacakları, Ermeni ordusuna karşı hakim ve müsait bir vaziyet almanın sorunluluğu, Brest Litovski ve Batum Antlaşması ile Türkiye’ye bırakılan Evliye-i Selase’yi işgal etmek üzere harekete geçmenin gerekliliği” açıklanmış ve hükümetçe de bu durum uygun görülmüştür. Taarruz için 7 Haziran’da emir verildi. Ancak, Sovyet Dışişleri Bakanı’nın Ermenistan, İran ve Türkiye sınırlarının belirlenmesinde, Rus Sovyet Hükümeti’nin arabuluculuğu ile meselenin siyasi yollardan halledilmesinin mümkün olduğunun bildirmesi üzerine, ordunun taarruzu geciktirilmiştir. Bu arada Ermenilerin, Türk topraklarına ve halkına karşı tecavüzü, Oltu’yu işgal etmeleri ve Gürcülerin de 25 Temmuz’da Artvin’i almaları üzerine, 28 Eylül 1920’de ordumuz taarruza geçti. 29 Eylül’de Sarıkamış, 30 Ekim’de Kars 15. Kolordu Kafkas Tümeni Komutanı Albay Halit Bey Karsıalan yönetiminde, 7 Aralık gecesi imzalandı. Osmanlı’da Ermenileri Millet-i Sadıka diye anılmıştır. Ermeni meselesi ilk kez Berlin Antlaşması’nda ortaya çıkmıştır 1878. Ermeniler amaçlarına ulaşabilmek için Taşnak ve Hınçak cemiyetlerini kurmuşlardır. Ermeniler, II. Abdülhamid’e suikast düzenlemişler, fakat başarılı olamamışlardır 1905. En son 19. yüzyıl sonlarında Van, Erzurum, Bitlis ve Sason civarında ayaklanmışlardır. 1915’te Ermeniler Van ve Sivas’ta katliam yapmışlar ve 1915’te Tehcir Kanunu ile Suriye’ye göç etmek zorunda bırakılmışlardır. General Harbord, Doğu Anadolu ile ilgili bir rapor hazırlamış, raporda Ermenilerin yaşadıkları Osmanlı topraklarında Türk nüfusundan fazla olmadığı açıklanmıştır. 24 Eylül 1920’de Ermeniler saldırıya geçmiş, Türk Ordusu Misakı Milli sınırlarına kadar ilerlemiş ve Kars Zaferi kazanılmıştır. Bu cephede Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti kurmak isteyen Ermeniler ile savaşılmıştı. TBMM Hükümeti 15. Kolordu komutanı Kazım Karabekir Paşa’yı Doğu Cephesi Komutanlığına atadı. 9 Haziran 1920’de harekete geçen Kazım Karabekir Paşa 30 Ekime Ermenileri kesin bir mağlubiyete uğratarak Doğu Anadolu’nun tamamını kurtardı. Ermenilerin isteği üzerine Gümrü Antlaşması imzalandı 3 Aralık 1920. Gümrü Antlaşmasının Maddeleri ve Tarihi Önemi Antlaşmayla; Kars, Sarıkamış, Iğdır, Kağızman Türk Devleti’ne verilecek. Doğu sınırı, Aras Nehri ve Çıldır Gölü’ne kadar uzanacak. Ermenistan Hükümeti, Sevr Barış Antlaşması’nı tanımayacak. Ermenistan, TBMM’nin aleyhinde çalışmayacak. Türklere saldırıda bulunan Ermeniler dışındakiler isterlerse 6 ay içinde Türkiye’ye dönebilecekler. Gümrü Barışı, TBMM Hükümeti’nin uluslararası alanda kazandığı ilk askeri ve siyasi başarıdır. Sevr Antlaşması’nın geçersizliği ilk kez uluslararası antlaşmada onaylanmıştır. Ermeni sorunu çözüme kavuşturulmuştur. Doğu Cephesi’nin kapanması ile buradaki güçlerin büyük bir kısmı Batı Cephesi’ne gönderilmiştir. Güney Cephesi Güney Cephesindeki Askerler Fotoğraf Çektiriyor İtalyanlar İzmir’in Yunanistan’a verilmesi nedeniyle kırgındı, bundan dolayı Kuva-i Milliye’yi desteklemişler ve bölge halkına iyi davranmışlardır. П. İnönü Savaşı’ndan sonra işgal ettikleri yerleri boşaltmışlardır. Fransızlar ise, Mondros’tan sonra Adana, Osmaniye ve Mersin’i işgal etmişlerdi. Paris Barış Konferansı’nda Suriye, Lübnan, Antep ve Maraş Fransızlara bırakılmıştır. Aynı zamanda güney cephesi, düzenli orduların savaşmadığı tek cephedir. Bölgede Fransız ve işgalcilere ve işbirlikçi Ermenilere karşı bölgesel cemiyetlerce kahramanca mücadeleler verilmişti. 12 Şubatta Maraş, 10 Nisanda Urfa, 20 Ekimde de Adana düşman işgalinden kurtarıldı. Sakarya zaferinden sonra Fransızlarla imzalanan Ankara Antlaşmasıyla Fransızlar bölgeyi terk etmişlerdir. TBMM 1973’te aldığı kararla kahramanlıklarından dolayı Maraş’a “Kahraman”, Antep’e “Gazi” ve 1984’te Urfa’ya da “Şanlı” unvanı verilmiştir. Batı Cephesi Batı Cephesi Yunan işgaline karşılık Ayvalık, Denizli ve Salihli bölgesinde Kuva-yi Milliye Cephesi oluşturulmuştur. Kuva-yi Milliye, Kurtuluş Savaşı’nın ilk savunma kuruluşudur. Kuva-yi Milliye'yi örgütlemek için Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri yapılmıştır. Ali Fuat Paşa, Gediz Taarruzunda başarılı olamamış ve Yunan orduları Dumlupınar’a kadar ilerlemiştir. Çerkez Ethem’in baskıları ve Ali Fuat Paşa’nın etkisiz olması nedeniyle Ali Fuat Paşa Moskova Büyükelçiliğine atanmıştır. Batı Cephesi ikiye ayrılmıştır. Albay İsmet Bey Batı Bölümü’ne, Albay Refet Bey ise Güney Bölümü’ne atanmıştır. Yunan taarruzu karşısında Kuvay-i Milliye başarılı olamamıştır. Ordudan firarlar başlamış, fakat İstiklal Mahkemeleri’nin çalışmaları ile firarlar sona ermiştir. Düzenli ordunun kurulması ile Kuva-yi Milliye tamamen ortadan kaldırılmıştır 8 Ekim 1920. Düzenli orduya geçildiği sırada bazı Kuva-yi Milliyeciler isyan etmişlerdir Çerkez Ethem ve Demirci Efe. Demirci Mehmet Efe isyanı 1. İnönü Savaşı’ndan önce, Çerkez Ethem İsyanı ise 1. İnönü Savaşı’ndan sonra bastırılmıştır. Kurtuluş Savaşı yıllarında en zorlu mücadelelerin verildiği cephe Batı cephesidir. Kısaca özetlemek gerekirse, bu cephede Yunan birlikleri ile savaşılmıştır. Batı Cephesi savaşları 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir’i işgali ile başlamış ve 11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Mütarekesi’ne kadar devam etmiştir. Başlangıçta Kuva-yi Milliye birlikleri ile karşı konulduğu için istenilen sonuçlar alınamamıştır. Dağınık ve düzensiz haldeki Kuva-yi Milliye Birliklerinin kaldırılıp yerine düzenli ordunun kurulmasıyla istenilen başarı elde edilmiştir. 1. İnönü Zaferi ve Sonuçları 1. İnönü Savaşında Mustafa Kemal Atatürk 1. İnönü Muharebesi, Kurtuluş Savaşı sırasında 6 Ocak 1921'de iki koldan saldırıya geçen Yunan güçleriyle İnönü mevziinde savunma halinde olan Ankara hükümeti kuvvetleri arasında gerçekleşmiş muharebelerdir. Yunanlılar, Türk ordusunun gücü hakkında keşifte bulunarak Eskişehir’i ele geçirip, TBMM’yi dağıtmak için üs olarak kullanmak istiyordu. Bu arada Türklere karşı göstereceği başarı İtilaf devletlerinden yardım almasını kolaylaştıracaktı. Bu yolla Türk gücünü kırarak Sevr’i uygulatabileceklerdi. Üstelik; TBMM’nin Çerkez Ethem İsyanıyla uğraşıyor olması böyle bir olayı gerçekleştirmek için uygun bir ortamdı. Yunan saldırısı İnönü mevkiinde İsmet Paşa komutasında durduruldu. Batı Cephesi’nde düzenli orduların Yunan ordularına karşı kazandığı ilk zaferdir. Bu zafer TBMM’nin iç durumunu kuvvetlendirmiş, dışarıdaki itibarını arttırmış, askere alım işlemleri hızlanmıştır. İsmet Paşa, Albaylıktan Generalliğe terfi etmiştir. İtilaf devletlerinin hiç beklemedikleri bu yenilgi karşısında durumu görüşmek üzere Londra’da toplandılar. Sevr Antlaşmasını gözden geçirmek zorunda kaldılar. Bu zaferden sonra Çerkez Ethem İsyanı da bastırılmış ve düzenli orduya karşı yapılan bütün müdahaleler ve isyanlar bastırılmıştır. Londra Konferansı ve Sonuçları 21 Şubat-12 Mart 1921 Soldan sağa Bekir Sami Kunduh, Fransız delege, Zekai apaydın. Ayakta solda Hüsrev Gerede Bey Birinci İnönü zaferinden sonra İtilaf Devletleri tarafından toplanmıştır. Amaçları; Sevr Antlaşmasını yumuşatarak TBMM’ye kabul ettirmek. İtilaf devletleri aralarındaki anlaşmalıktan yaralanmak için İstanbul ve TBMM’yi birlikte konferansa davet etmişler, ancak Tevfik Paşa’nın TBMM’yi halkın gerçek temsilcisi olarak belirtmesi üzerine amaçlarına ulaşamamışlardır. İngilizlerin, Rusya’nın TBMM ile Moskova’daki görüşmelerinden rahatsız olmaları, Musul ve Kerkük’te direnişle karşılaşmaları ve 1. İnönü Savaşı sonucunun İtilaf Devletleri arasında görüş ayrılığına neden olması bu ülkelerin Sevr’i kabul ettirebilme umutlarını büyün ölçüde bitirmiştir. Ayrıca Fransızların Güney Doğu Anadolu’da büyük bir direnişle karşılaşması, İtalyanların işgal planlarından memnun olmaması ile bir antlaşmaya varılamadan Konferans dağılmıştır. Yeni Türk Devleti ve TBMM ilk kez İtilaf Devletleri tarafından tanınmıştır. TBMM, konferansa katılmakla barış yanlısı olduğunu bütün dünya kamuoyuna göstermiştir. Yeni Türk Devleti’nin haklı davasını bütün dünya kamuoyuna duyurmuştur. Sevr Antlaşması’nın uygulanmayacağı anlaşılmıştır. İtilaf Devletlerinin Teklifleri İzmir Türk Devleti’ne iade edilecek, ancak şehirde Yunan güçleri bulunacak. İzmir’in valisi Hıristiyan olacak ve Milletler Cemiyeti tarafından tayin edilecek. Doğu Trakya Yunanlılara kalacak. Doğu Anadolu’da Ermenistan kurulacak. Ordunun sayısı arttırılacak, fakat kapitülasyonlar devam edecek. Moskova Antlaşması 16 Mart 1920 Rıza Nur, Yusuf Kemal Tengirşenk, Ali Fuat Cebesoy, Georgy Chicherin, Jelal Korkmazov antlaşma koşullarını görüşürken. Moskova antlaşması, kurtuluş savaşı sırasında TBMM ile Sovyet Rusya arasında 16 Mart 1921'de imzalanmıştır. Rusya’da kurulan Bolşevik Hükümeti ile TBMM Hükümeti’nin ortak noktaları batı karşıtı olmalarıydı. Bu ortak nokta iki tarafı birbirine yaklaştırmıştır. TBMM’nin doğu, güney ve batı cephelerindeki başarıları da Sovyetlerin TBMM'ye yakınlaşmasında etkili olmuştur. Rusya, Misak-ı Milli ve yeni Türk Devleti’ni tanıyan ilk Avrupa devleti olmuştur. İtilaf devletlerini oldukça rahatsız eden bu yakınlaşma Moskova antlaşmasıyla perçinlenmiştir ve bu antlaşmayla Batum, Türkiye’nin liman hizmetinden yararlanması şartıyla Gürcistan’a bırakılmıştır. Bunun karşılığında ise Sovyetler, Türkiye'ye altın ve silah yardımı yapacaktır. Bu madde Türk Devleti’nin Misak-ı Milli’den verdiği ilk tavizdir. Ayrıca 1. İnönü Savaşı’ndan sonra 12 Mart 1921’de İstiklal Marşı kabul edilmiş, 20 Ocak 1921’de ilk Anayasa Teşkilat-ı Esasiye ilan edilmiştir. 2. İnönü Zaferi ve Sonuçları 23 Mart- 1 Nisan 1921 2. İnönü Muharebesi, Kurtuluş Savaşı sırasında kazanılmış bir zaferdir. Londra Konferansı tekliflerinin kabul edilmemesi ve İngilizlerin Yunanlıları kışkırtması bu savaşın birinci nedenlerini oluşturur. Bunun üzerine 1. İnönü yenilgisinin esikliğinden Sevri uygulatarak kurtulmak isteyen Yunanlıların ve TBMM’nin Londra Konferansında İtilaf Devletlerinin isteklerini kabul etmemesi üzerine, 23 Mart 1921'de İngilizlerin desteğini alan yunanlılar yeniden taarruza geçmişlerdir. Ancak düzenli Türk birlikleri karşısında daha fazla direnemeyerek bozguna uğramış ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Bu zaferden sonra İtalyanlar işgal etikleri Muğla ve Antalya’dan da çekilmeye başlamışlardır. Fransızların TBMM’ye karşı tutumları yumuşamaya başlamıştır. Mustafa Kemal kazanılan zaferin önemini İsmet Paşa’ya çektiği telgrafta “Siz orada sadece düşmanı değil, Türk Milletinin makus talihini de yendiniz” diyerek belirtmiştir. Kütahya-Eskişehir Savaşları 10-24 Temmuz 1921 Kütahya Eskişehir Savaşı Kütahya-Eskişehir Muharebeleri, Kurtuluş Savaşı sırasında yaşanmıştır. Muharebeler 10 Temmuz 1921 ile 24 Temmuz 1921 arasında Yunanistan ile Ankara hükümeti arasında gerçekleşmiştir. Muharebeyi Ankara hükümeti kaybetmiş ve Sakarya Nehrinin doğusuna çekilmek zorunda kalmıştır. Kütahya-Eskişehir Muharebeleri, yeni kurulan düzenli ordunun Batı Cephesi’nde kaybettiği tek savaştır. Afyon, Eskişehir ve Kütahya Yunanlıların eline geçti. Ordunun daha fazla zayiat vermesini istemeyen Mustafa Kemal orduyu Sakarya Nehrinin doğusuna kadar çekti. Savaşın kaybedilmesi TBMM’ye olan güveni sarstı, Meclisin Kayseri’ye taşınması ve Kuva-yi Milliye’ye dönülmesi gündeme geldi. Yunan ordusu Sakarya Nehrine kadar ilerledi. Durumun ciddiyetinin ani kararlar alınmasını gerektirdiği için 5 Ağustos 1921’de “Başkomutanlık Kanunu” çıkartıldı. Bu kanunla Mustafa Kemal Paşa Başkomutan seçildi. Ayrıca Meclis tüm yetkilerini Mustafa Kemal Paşa’ya devretti. Bu kanun 1922’de süresiz olarak uzatıldı. Mustafa Kemal Paşa’nın Cumhurbaşkanı seçilmesine kadar yürürlükte kaldı. Mustafa Kemal Paşa orduyu yeniden güçlendirmek amacıyla 8 Ağustos 1921’de Tekalif-i Milliye Emirleri’ni çıkardı. Bu sayede ordunun ihtiyaçlarının büyük bir kısmı halktan karşılanmaya çalışıldı. Sakarya Meydan Muharebesi-Savaşı 23 Ağustos-13 Eylül 1921 Sakarya Meydan Muharebesi Sakarya Meydan Muharebesi, Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktası kabul edilen savaştır. Tekalif-i Milliye Emirleriyle Türk Ordusunun eksiklerinin bir kısmı büyük ölçüde tamamlanmış ve ordu savaşa hazırlanmaya çalışılmıştır. 23 Ağustos Yunanlılar taarruza başlamışlardır. Mustafa Kemal Paşa “Hattı Müdafaa yoktur, Sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır” diyerek orduyu coşturmuş ve 22 gün süren savaş sonunda Türk ordusu büyük bir zaferle Yunan ordusunu gerisin geri kaçmak zorunda bırakmıştır. Bu zaferle birlikte 1683 Viyana bozgunundan beri devam eden Batı karşısındaki gerileme durmuştur. Yunanlılar savunmaya, Türkler taarruza geçmişlerdir. TBMM, Mustafa Kemal Paşa’ya “Mareşallik” rütbesi ile “Gazilik” unvanı vermiştir. Fransızlar bu savaştan sonra TBMM ile Ankara Antlaşması’nı imzalamıştır. Şunu da belirtmek gerekir ki doğuda Rusya’nın kontrolünde Gürcistan ve Azerbaycan ile Kars Antlaşması imzalanmış ve bu antlaşmayla birlikte Doğu sınırlarımız kesinlik kazanmış ve bu bölgedeki birlikler kesin bir zafer için yapılması planlanan Büyük Taarruz için Batı Cephesi’ne kaydırılmıştır. Fransızlarla imzalanan Ankara Antlaşması 20 Ekim 1921 Atatürk Ankara antlaşması için gelen Franklin Bouillon ile birlikte Ankara Antlaşması, 20 Ekim 1921'de Sakarya zaferinin ardından, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Fransa arasında imzalanmıştır. Antlaşma gereğince; taraflar arasındaki savaş durumu sona erdi. Hatay dışında bugünkü Suriye sınırımız çizildi. Hatay’da özel bir yönetim kuruldu. Türkçe’nin resmi dil olması ve Türk parasının kullanılması kabul edildi. Burada yaşayan Türklere geniş haklar tanındı. Fransa ve Türk Devleti’ni resmen tanımış oldu. İtilaf Devletleri’nin Türkiye’ye karşı oluşturduğu birlik parçalanmaya başladı. Fransa Hatayla ilgili özerklik kararlarını kabul etmekle buranın Anadolu’nun bir parçası olduğunu da onaylamış oluyordu. Fransızlar Misak-ı Milli’yi tanıyan ilk İtilaf Devleti olup, İtilaf devletleriyle olan ilişkisi kesin olarak ayrılmıştır. Bu arada İtalya da Anadolu’dan tamamen çekilmiş, Güney Cephelerimiz kapanmıştır. Güneydeki birliklerin çoğu Büyük Taarruz için Batı Cephesi’ne kaydırılmıştır. Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi 26 Ağustos-18 Eylül 1922 Sakarya Meydan Savaşı’nda Yunan ordusunu yenilgiye uğratan Mustafa Kemal, 26 Ağustos 1922 sabahı Büyük Taarruz’u başlattı. 30 Ağustosta Başkomutanlık Meydan Savaşıyla Dumlupınar’ın kuzeyinde düşman ordusu yok edildi. Mustafa Kemal “Ordular! İlk hedefimizi Akdeniz’dir. İleri” emrini vermesi üzerine taarruza geçen Türk ordusu önünde kaçan Yunan ordusunu İzmir’e kadar kovaladı. 9 Eylülde İzmir düşman işgalinden kurtarıldı. 18 Eylülde Batı Anadolu tamamen düşmandan temizlendi. Mudanya Ateşkes Antlaşması 11 Ekim 1922 İsmet İnönü Mütareke Sonrasında Büyük taaruzdan sonra telaşa düşen İngilizlerin isteği üzerine Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı 11 Ekim 1922. Görüşmelere İngiltere, Fransa, İtalya ve Türkiye katılmış, Yunan temsilcileri görüşmelere katılmamıştır. Konferansa TBMM adına İsmet Paşa katılmıştır. Mudanya Ateşkesi ile Kurtuluş savaşının askeri safhası sona ermiş, politik safhası başlamıştır. Doğu Trakya ve İstanbul savaş yapılmadan kurtarılmıştır. Meriç Nehri Yunanistan ile aramızda sınır olarak kabul edilmiştir. İstanbul’un TBMM’ye devredilmesiyle Osmanlı Devleti hukuken sona ermiştir. Anadolu projesinde başarılı olamaması üzerine İngiltere de Lloyd George hükümeti düşmüştür. Yunanlıların Megalo idea Büyük Yunanistan düşüncesi tarihe gömülmüştür. Mondros Ateşkes Antlaşması geçerli bir belge olmaktan çıkmıştır. İlginizi çekebilecek diğer olaylar En Yeniler geri ileri 1. Listedesiniz geri ileri Biyografiler Marco Polo CV BİYOGRAFİ Heinrich Himmler CV BİYOGRAFİ Marilyn Monroe CV BİYOGRAFİ Alan Turing CV BİYOGRAFİ Karl Marx CV BİYOGRAFİ Ismael Zambada Garcia CV BİYOGRAFİ Niccolò Machiavelli CV BİYOGRAFİ Nasrettin Hoca CV BİYOGRAFİ Joseph Goebbels CV BİYOGRAFİ Nikola Tesla CV BİYOGRAFİ II. Abdülhamid CV BİYOGRAFİ Piri Reis CV BİYOGRAFİ Vladimir Lenin CV BİYOGRAFİ Mimar Sinan CV BİYOGRAFİ Kanuni Sultan Süleyman CV BİYOGRAFİ Soru10. 7. Millî Mücadele Muharebeler Dönemi'nde yaşanan aşağıdaki hangi savaş sonrası TBMM'nin Kayseri'ye taşınması gündeme gelmişt10. 7. Millî Mücadele Muharebeler Dönemi'nde yaşanan aşağıdaki hangi savaş sonrası TBMM'nin Kayseri'ye taşınması gündeme gelmiştir? A I. İnönü Savaşı B II. İnönü Savaşı C Kütahya - Eskişehir Savaşı D Sakarya Meydan Muharebesi E Büyük Taaruz ve Başkomutanlık Muhare- besi final Eşit Ağırlık - Sözel dergisi - Haftanın soruları Soru Çözümünü GösterHesabını çözümünü gör!Ücretsiz 3 soru kredisi kazan Günlük hediyelerini alFotoğraflarla sorularını sor Oluşturulma Tarihi Eylül 16, 2020 0249Sakarya Meydan Muharebesi ile Büyük Taarruz Türk milletinin bağımsızlığını kazanabilmesi için oldukça önemli savaşlardır. Türkler bu savaşlarda canla başla savaşarak destansı başarılara imza atmıştır. Sizler için bu savaşların detaylarını Meydan Savaşında Türk ordusu düşmanın geri çekilmesini sağlamıştır ve daha sonra Büyük Taarruzun başlamasına da zemin hazırlanmış olur. Türk ordusu gücünü toplayarak Büyük Taarruzu başlatmıştır. Sakarya Meydan Savaşı Ve Büyük Taarruz Mustafa Kemal'e başkomutanlık verildiği zaman bunların yanında yasama organının görevlerini de istediğini ancak bu şekilde başkomutanlığı kabul edebileceğini söylemiştir. Bu isteğe karşılık mecliste oldukça sert itirazlarda olmuştur. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa görevi kendisinin istemediğini kendisine teklif geldiğini dile getirmiştir. Uzun tartışmalar sonucunda 5 Ağustos 1921'de Mustafa Kemal'e üç aylık sürede istemiş olduğu yetkiler verildi. Bu yetkileri aldıktan sonra Mustafa Kemal Paşa önce Tekalif-i Milliye Emirlerini çıkarmıştır. Bu emirler halkın da savaşa topyekün katılması yönündeydi. Tekalif-i Milliye Emirleri Şu Şekildeydi;Tüm ilçelerde bir tane Tekalif-i Milliye Komisyonu elinde bulunan cephaneler ve silahlar üç günde orduya teslim evden bir çamaşır, bir çift çorap ve bir çarık orduya ve giyeceklerin %40'ına el konacaktı ve bunların bedelleri daha sonra ödenecektiTüm makineleri araçların da %40'ına el konacaktıHalkın tüm binek hayvanlarının ve bunun yanında taşıt araçlarının da %20'sine el bulunmayan ve orduya lazım olan tüm mallara el demirciler, dökümcüler, nalbantlar, marangozlar ordunun emrinde olacak ve ordu için çalışacaktıHalkın araçları ile ayda bir kereliğine 100 km'ye ücretsiz asker taşımacılığı emirlerin çıkarılmasıyla ordunun eksikleri bir nebze olsun giderildi. Bu esnada Yunan ordusunun ilerlemesi devam etmekteydi ve Ankara'ya yaklaştığı dedikoduları da yayılıyordu. Yunan ordusu Polatlı'ya iyice yaklaştı. Top sesleri meclisten bile duyuluyordu. Bu sebepten dolayı meclisin daha güvenli olması nedeni ile Kayseri'ye taşınması konuşulmaya başlamıştı. Fakat teklif kabul edilmedi. Yunan ordusu iyice Ankara sınırlarına dayanmıştı. Başkomutandan almış oldukları emir ile ordu artık yeni bir taktik geliştirmişti. Ordu kaybettiği mevzide tekrar mevzileniyordu. Bu şekilde savaş devam etmekteydi. Böylece yunan ordularında yıpranmalar oluşmaya başladı. Savaş uzadıkça Yunan ordusu yıpranıyor Türk ordusu ise daha çok moral depoluyordu. Güçten düşen Yunan ordusu daha fazla dayanamadı ve Türk ordusu tarafından bozguna uğratıldı. 23 Ağustos 1921'de başlayan savaş 12 Eylül 1921'de Türk ordusunun zaferi ile sonuçlandı. Savaş tam 22 gün ve 22 gece sürdü. Yunan orduları yenilginin ardından Sakarya Nehrinin batısına doğru gitti. Bıraktıkları mevzilere ise Türk askerleri yerleşti. Büyük Taarruz Sakarya zaferinden sonra Büyük Taarruz için hazırlıklar başladı. Bir yıl içerisinde ordunun eksikleri giderildi. Orduya yeni kişiler alındı. Böylece Yunan ordusunun gücüne denk bir ordu kuruldu. Mustafa Kemal Paşa ile birlikte kurmay ekip riskli olan fakat kazanma ihtimalinin daha yüksek olduğu bir strateji oluşturdular. Mustafa Kemal Paşa'ya verilen tam yetkiler üç ay aralıklarla uzatılmaktaydı. Büyük Taarruza 6 gün kalmışken yani 20 Ağustos 1922 yılında süresiz olarak Mustafa Kemal'in yetkileri uzatıldı. 26 Ağustos sabahı Türk ordusunun top atışları ile birlikte Büyük Taarruz da başlamış oldu. Türk ordusunun İzmir'e kadar ilerlemesi ile birlikte Büyük Taarruz da 30 Ağustos 1924 yılında sona erdi. Bu tarih her yıl Türkiye'de Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır. Yunan ordusu İzmir de denize döküldü. Sakarya Meydan Savaşı Türk ulusu için dönüm noktası olmuştur. KURTULUŞ SAVAŞINDA CEPHELER VE ANTLAŞMALAR Kurtuluş Savaşında belli başlı üç cephede mücadele verilmiştir Bunlardan Batı cephesinde Yunanlılara ve dolaylı olarak İngilizlere karşı, Doğu cephesinde Ermenilere karşı, Güney cephesinde ise Fransız-Ermeni işbirliğine karşı, kısmen de İtalyanlara karşı mücadele edilmiştir DOĞU CEPHESİ Doğu cephesi TBMM’nin ilk resmi cephesidir Burada Ermenilerle savaşılmıştır Ermeniler, Wilson ilkeleri, Mondros Ateşkesi ve Sevr’den destek alarak Doğu Anadolu’yu İşgale başladılar I Dünya Savaşından sonra Kafkaslarda devlet kuran Ermeniler amaçlarını gerçekleştirmek için Doğu Anadolu’yu ele geçirmeye başladılar TBMM tarafından Doğu cephesine atanan 15 Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Osmanlıdan kalan düzenli ordu ile Ermenileri yenilgiye uğrattı Ermeniler ateşkes istediler İki taraf arsında Gümrü Antlaşması imzalandı3 Aralık 1920 TBMM ilk siyasi ve askeri başarısını burada kazanmıştır Gümrü Antlaşmasına göre; Aras nehri sınır olacak, Ermeniler işgal ettiği Türk bölgelerinden çekilecek, Kars, Sarıkamış, Iğdır TBMM’ye bırakılacak, Ermenistan, Sevr dahil Türklerin aleyhine hiçbir antlaşmayı tanımayacak, Türklere karşı düşmanca hareket etmeyecekler Antlaşmanın Önemi; TBMM’yi tanıyan ilk devlet Ermenistan olmuştur Ermeniler Sevr’i geçersiz sayan ve Misak-ı Milliyi kabul eden ilk devlettir Bu Sevr’in uygulanamayacağının ilk göstergesidir Doğu cephesi kapanmış birliklerin bir kısmı Batı cephesine kaydırılmıştır GÜNEY CEPHESİ Güney cephesinde yoğun olarak Urfa, Antep ve Maraş savunmaları dikkat çeker Mondros’tan sonra Adana, Urfa, Antep, Maraş önce İngilizler tarafından işgal edilmiş, sonra da Musul karşılığında Fransızlara bırakılmıştır Burada Fransızların Suriye’den getirdikleri Ermeni intikam alaylarının Türk halkını yok etmeye başlaması üzerine bölge halkı direnişe geçti Diğer cephelerden farklı olarak bu cephe Kuva-i Milliyecilerin mücadelesi ile başarı elde etmiş, düzenli ordu burada faaliyet göstermemiştir Fransızlar, işgal girişimlerimde güçlü bir savunma ile karşılaşmışlardır 12 Şubat 1920’de Maraş, 11 Nisan 1920’de Urfa düşman işgalinden kurtarıldı Antep ise uzun bir savunma yapmış fakat yiyecek ve silah sıkıntısı yüzünden Fransız işgaline girmiştir Başarılı mücadelelerinden dolayı bu kentlere daha sonra Gazi, Kahraman, Şanlı gibi ünvanlar verilmiştir Güney cephesindeki başarılar üzerine Fransızlarda Anadolu da kalınamayacağı fikri uyanmaya başlamıştır Daha sonra da Sakarya Savaşı’nın ardından TBMM ile Ankara Antlaşmasını imzalayarak bölgeden çekilmişlerdir Güneyde İtalya ile ise savaş yapılmamış, Yunanlılara karşı TBMM’yi destekleyen İtalyanlar Sakarya Savaşından sonra işgal ettikleri yerlerden çekilmişlerdir BATI CEPHESİ Batı cephesinde TBMM kuvvetleri, Yunan işgaline ve onları destekleyen İngilizlere karşı dolaylı olarak mücadele etmişlerdir İzmir’in işgalinden Sevr’e kadar olan dönemde Yunanlıların amacı birinci planda Sevr’i kabul ettirmek, sonra ise uygulamaya koymaktı I İNÖNÜ SAVAŞI 6 – 10 Ocak 1921 Bu savaşın sebepleri; Yunanlıların Eskişehir demiryollarını ele geçirmek istemesi, Eskişehir’i alarak Ankara’ya ulaşıp Milli Mücadeleyi yok etmek istemesi, TBMM’ye Sevr antlaşmasını kabul ettirmek istemeleri, Düzenli ordunun fazla güçlenmeden ortadan kaldırılmak istenmesiydi Savaşın gelişimi; Yunanlılar, Çerkez Ethem’in ayaklanmasından yararlanarak harekete geçtiler Ancak İsmet Paşa komutasındaki ordularımız, sayıca ve silah yönünden üstün olan Yunan ordusunu yenilgiye uğratmıştır İsmet Paşa bu başarıdan sonra Çerkez Ethem üzerine yürüyerek onun isyanını da bastırmıştır Savaşın sonuçları; Bu zafer, Düzenli ordunun kazandığı ilk askeri başarıdır TBMM’nin otoritesi artmıştır TBMM’ye ve düzenli orduya güven ve katılım artmıştır Milli birlik ve beraberlik güçlenmiştir Düzenli ordunun gerekliliği ortaya çıkmıştır 1921 Anayasası olan Teşkilat-ı Esasiye ilan edilmiştir İstiklal Marşı kabul edilmiştir12 Mart 1921 Londra da bir konferans toplanmıştır Türk – Sovyet ilişkileri gelişmiş ve aralarında Moskova Antlaşması imzalanmıştır Afganlarla da dostluk antlaşması imzalanmıştır LONDRA KONFERANSI 23 Şubat – 22 Mart 1921 Konferansın toplanma sebepleri; Sevr’de bazı değişiklikler yaparak TBMM’ye kabul ettirmek istemeleri, Yunan ordusuna zaman kazandırmak istenmesi, Türk ordusunun Doğu cephesinde Ermenilere, Güney cephesinde de Fransızlara karşı verdiği başarılı mücadele Londra Konferansına, TBMM’nin varlığını tanımamış olmak için yalnızca İstanbul Hükümetini çağırdılar TBMM’nin de İstanbul’un emrinde olduğu izlenimini yaratmak için de İstanbul Hükümeti ile birlikte M Kemal ya da TBMM üyelerinden birinin de bulunabileceğini belirttiler M Kemal ise doğrudan çağırılmadıkça katılmayacağını bildirdi Bunun üzerine TBMM, İtalya’nın aracılığı ile Londra Konferansına resmen davet edildi TBMM, Konferanstan bir sonuç alınamayacağını bildiği halde barıştan yana olduğunu göstermek ve Misak-ı Milli’yi dünya’ya duyurmak ve varlığını kabul ettirmek için Konferansa katıldı Konferansa İstanbul adına Tevfik Paşa, TBMM adına da Bekir Sami Bey katıldı İki tarafın birlikte davet edilme sebebi, iki hükümet arasındaki görüş ayrılığından yararlanmaktı Beklenen olmadı İlk söz hakkı Tevfik Paşa’ya verildiği halde o söz hakkını, Bekir Sami Bey’e bırakmıştır Bu hareket, Türk Ulusunun tek temsilcisinin TBMM olduğunun kabul edildiğini gösterir Konferanstan tahmin edildiği gibi bir sonuç alınamamıştır Bu arada Bekir Sami Bey Konferans sırasında İngiltere, Fransa ve İtalya arasında ikili antlaşmalar yapılmıştır Fakat bu antlaşmalar TBMM tarafından bağımsızlık ve egemenliğe ters düştüğü için onaylanmamıştır Konferansın önemi; TBMM İtilaf Devletleri tarafından hukuksal olarak tanındı Misak-ı Milli tüm dünya’ya duyurulmuş oldu TBMM’nin barış yanlısı olduğu tüm dünya’ya gösterilmiş oldu Yunan ordusuna toparlanması için zaman kazandırdı AFGAN DOSTLUK ANTLAŞMASI 1 Mart 1921 Londra Konferansının devam ettiği günlerde bir Türk heyeti de Moskova’ya gitti Sovyet Rusya ile görüşmeye gelen Türk heyeti bu sıra da Moskova da bulunan Afgan temsilcileri ile de bir dostluk antlaşması imzaladı Böylece yeni Türk Devletini tanıyan ilk İslam devleti Afganistan oldu MOSKOVA ANTLAŞMASI 16 Mart 1921 Bu antlaşmaya ortam hazırlayan etkenler; Rusya ve TBMM’nin ortak düşmanla mücadele etmesi Rusya’nın Güneyini, TBMM’nin de Doğusunu güvenlik altına almak istemesi ve Doğu cephesinin kesin olarak kapatıp buradaki birlikleri diğer cephelere sevk etme isteği, TBMM’nin Rusya’nın yardımına ihtiyaç duyması, Sovyet Rusya’nın yeni rejimi Anadolu da yaymak istemesi olarak gösterilebilir Antlaşmanın Maddeleri İki taraftan birinin tanımadığı bir antlaşmayı diğer tarafta tanımayacaktı THORN; Buna dayanarak Sovyet Rusya Sevr’i reddediyor ama Misak-ı Milli’yi kabul ediyordu Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya’sı arasında yapılan antlaşmalar geçersiz sayılacak Sovyet Rusya kapitülasyonların kaldırılmasını kabul edecek Batum Gürcistan’a bırakılacak Kars, Ardahan ve Artvin Türkiye de kalacaktı Taraflar kendi geleceklerine kendileri karar verecek Boğazlar tüm devletlerin ticaret gemilerine açık olacak Antlaşmanın önemi; İlk defa büyük bir batılı devlet yani Sovyet Rusya, TBMM’yi ve Misak-ı Milli’yi tanımıştır Türkiye’nin Doğu sınırı güvenlik altına alınmış bu sayede Doğudaki birliklerin batı ve güneye kaydırılmasına olanak sağlanmıştır TBMM bir destekçi kazanmıştır Batum’un kaybı ise Misak-i Milliye’den ilk tavizdir II İNÖNÜ SAVAŞI 23 Mart – 1 Nisan 1921 Savaşın sebepleri; Londra Konferansından bir sonuç alınamaması, I İnönü yenilgisinden sonar Yunanlıların İtilaf Devletlerine güçlerini ispat etmek istemeleri ve Sevr’i zorla TBMM’ye kabul ettirmekti Savaş Yunan saldırısı ile başladı Bir tarafta Yunan ordusu Diğer taraftan TBMM’ye ait düzenli ordu arasında yapılan savaşın sonunda başarılı olamayan Yunanlılar geri çekilmek zorunda kaldılar Savaşın sonuçları; Halk’ın TBMM’ne güveni ve düzenli orduya katılımı arttı Tüm batı cephesi komutanlığı İsmet Paşa’ya verildi Yunanlılar Anadolu da başarılı olabilmek için daha fazla asker getirmeye başladılar İngilizler Malta’daki Türk aydınların bir kısmını serbest bıraktı İtalyanlar işgal ettikleri yerlerden bir kısım askerlerini çekmeye başladılar I Ve II İnönü savaşlarında düşman oyalanarak zaman kazanılmıştır KÜTAHYA – ESKİŞEHİR SAVAŞLARI 10 – 24 Temmuz 1921 II İnönü Savaşı’nda kazanılan başarının ardından geçen zaman içerisinde Türk ordusunun saldırıya geçmemesi üzerine Yunanlılar Türklerin taarruz gücüne erişemediklerini anlamıştı Destekçileri İngiltere’den aldıkları silah ve askeri malzemeleri kullanarak hazırlıklarını tamamlayan Yunanlılar Eskişehir- Afyon istikametinden saldırıya geçtiler Bunu üzerine ordunun daha fazla yıpranmasını istemeyen M Kemal’in emri ile Türk ordusu Sakarya Nehrinin doğusuna çekildi Türk ordusu yenildi çünkü yeni kurulmuş bir orduydu, I Ve II İnönü Savaşlarında yıpranmıştı Sayı ve malzeme olarak da Yunanlılar daha üstün durumdaydı Savaşın sonuçları; Afyon, Kütahya, Eskişehir Yunanlılarca işgal edildi Meclisin Kayseri’ye taşınması fikri gündeme geldi Mecliste muhalif bir grup M Kemal’e sert bir şekilde yüklenmeye başladı Bunun üzerine M Kemal Meclisten kendisine Başkomutanlık yetkisinin verilmesini istedi TBMM yoğun tartışmalar ve oylamaların sonucunda M Kemal’e 3 ay süreyle Başkomutanlık yetkisini verdi5 Ağustos 1921 THORN; Tüm yetkilerin tek kişi de toplanması demokratik olmasa da burada amaç daha hızlı karar alıp uygulayabilmektir M Kemal Başkomutan olduktan sonra ordunun ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Tekalif-i Milliye Emirlerini yayınladı7-8 Ağustos 1921 Buna göre;her ilçede bir komisyon kurulacaktı, Halkın elindeki tüm silah ve cephane üç gün içinde orduya teslim edilecekti Her ev bir takım çamaşır, bir çift çorap ve çarık vererek bir askeri giydirecekti Eli silah tutan herkes orduya alınacaktı Taşıt araçları ayda bir kez alınacak ve 100 km’yi aşmamak üzere kullanılacaktı Bedeli sonradan ödenmek üzere yiyecek maddelerinin yüzde kırkına el konacaktı Zanaatkârlardan silah yapmayı bilenler orduya hizmete alınacaktı Tekâlif-i Milliye Komisyonunun hızlı çalışması içinde İstiklal mahkemeleri kurulacaktı SAKARYA MEYDAN SAVAŞI 23 Ağustos – 13 Eylül 1921 Türk ordusu Kütahya-Eskişehir savaşında Sakarya Nehrinin doğusuna çekilmişti Türk ordusu, burada bir cephe oluşturdu Hazırlıklarını tamamlayan Yunan ordusu Sakarya’nın batısından saldırıya geçti Ancak hiç beklemedikleri bir karşı saldırıyla karşılaşan Yunan orduları geri çekilmeye başladı 13 Eylül’de Sakarya’nın doğusunda hiçbir Yunan askeri kalmadı Savaşın sonucunda; Yunan ordusunun saldırı gücü kırılıp savunmaya geçerken saldırı sırası Türk ordusuna geçti 1683 II Viyana Kuşatmasından bu yana devam eden geri çekilme sona erdi M Kemal’e Gazilik unvanı ve Mareşallik rütbesi verildi İtalyanlar Anadolu’yu tamamen boşalttılar İngilizlerle esir değişimi antlaşması imzalandı ve Malta esirleri kurtarıldı Kafkas Cumhuriyetleri ile Kars antlaşması imzalandı Rusya’nın isteği ile bu antlaşma Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ile TBMM arasında yapıldı Bu antlaşmayla doğu sınırımız kesin şeklini aldı Sakarya Savaşından sonra İtilaflar TBMM’ye bir barış teklifinde bulundu Ancak reddedildi Sakarya savaşının ardından Fransa ile de Ankara Antlaşması yapılmıştır Bu antlaşmaya göre; İki taraf arasındaki savaş durumu sona erecekti Esirler karşılıklı olarak serbest bırakılacaktı Fransızlar işgal ettikleri bölgelerden çekileceklerdi Antlaşmanın imzalanmasında iki ay sonra Türk Kuvvetleri Suriye sınırının kuzeyine, Fransızlar da güneyine çekilecektir İskenderun ve Hatay Fransızlarda kalacak ancak bu bölge için özel bir yönetim uygulanacaktı Suriye topraklarında olan Caber Kalesi Türk toprağı sayılacak ve Türk askerlerince korunacaktı Antlaşmanın önemi; İlk kez bir İtilaf Devleti yani Fransa TBMM’yi tanımıştır İtilaf Devletleri arasındaki ilk parçalanmadır Fransa – İngiltere Hatay dışında Suriye sınırımız çizildi Güney cephesi kapandı ve buradaki tüm birlikler Batı cephesine kaydırıldı BÜYÜK TAARRUZ VE BAŞKOMUTANLIK MEYDAN SAVAŞI M Kemal Paşa Yunanlılara karşı 6 Ağustos 1922’de taarruza karar aldı Plana göre düşman ani bir baskın yapılarak çevrilecek ve imha edilecekti Bu arada Yunanlılar da Sakarya savaşından sonra Batı Anadolu’yu ellerinde tutabilmek için çok güçlü bir savunma hattı oluşturmuşlardı Türk taarruzu 26 Ağustos günü başladı Bir süre sonra kaçış yolları tıkana Yunanlılar 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da büyük bir bozguna uğratıldılar İlerlemeye devam eden Türk ordusu 9 Eylül de İzmir’e girdi 18 Eylül’de de tüm Batı Anadolu’yu düşmandan temizledi Bu savaş ile Kurtuluş savaşı sona erdi Yunan işgali sona erdi İtilaf Devletleri ise Türk ordusunun İstanbul’a gireceği endişesine kapılarak ateşkes önerisinde bulundular Bu gibi sebeplerden dolayı Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı11 Ekim 1922 Mudanya görüşmelerine TBMM, İngiltere, Fransa ve İtalya katılmıştır Yunanistan katılmamış, İngiltere tarafından temsil edilmiştir Mudanya Ateşkes Antlaşmasında alınan kararlar; Türkiye ve Yunanistan arasındaki savaş durumu sona erecektir Yunan birlikleri 15 gün içerisinde Doğu Trakya’yı boşaltacaklardır Doğu Trakya’nın güvenliğini sağlamak için 8000 Türk jandarması görev yapacaktır İstanbul ve Boğazların idaresi TBMM’ye bırakılacaktır İstanbul’daki işgal güçleri kesin barış imzalanıncaya kadar bölgede kalacaktır Türk ordusu da kesin barış imzalanıncaya kadar Çanakkale ve Kocaeli’nde belirlenen çizgide kalacaktır Ateşkesin önemi; Savaşın silahlı mücadele dönemi bitmiştir Doğu Trakya, İstanbul ve Boğazlar savaş yapılmadan kurtarılmıştır İsmet Paşanın buradaki başarıları Lozan görüşmelerine katılmasına ortam hazırladı LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI 24 Temmuz 1923 Lozan Konferansına, TBMM, İngiltere, İtalya, Fransa, Yunanistan, Bulgaristan, Rusya, Romanya, Yugoslavya, Belçika, Portekiz, ABD gibi ülkeler katılmıştır Türkiye’yi Konferansta İsmet Paşa temsil etmekteydi İsmet Paşadan Kapitülasyonlar ve Ermeni yurdu konusunda asla taviz vermemesi istendi Bunun dışındaki konularda esnek davranabilir gerekirse Ankara ile irtibat kurabilirdi Konferans iki aşamada gerçekleşti Konferansın ilk tur görüşmeleri 20 Kasım 1922 de başladı Bazı konularda anlaşma sağlanmasına rağmen Osmanlı borçları, Musul, Boğazlar ve Kapitülasyonlar gibi konularda sonuç alınamayınca konferans 4 Şubat 1922’de dağıldı Türk ordusu İstanbul, Boğazlar ve Musul üzerine harekete geçmek için hazırlıklara başladı Ancak yeni bir savaşı iki tarafta göze alabilecek durumda olmadıkları için, görüşmeler İtilafların isteğiyle yeniden başladı23 Nisan 1923 Musul hariç bütün konularda anlaşma sağlandı ve 24 Temmuz 1923’te İsviçre’nin Lozan kentinde barış antlaşması imzalandı Alınan kararlar Boğazlar bir komisyon tarafından yönetilecekti Komisyonun başkanı Türk olacaktı Boğazların iki yaksın da 15’er km alan askerden arındırılacaktı Ticaret gemileri boğazdan serbestçe geçebilecek ancak savaş gemilerinin geçişi sınırlı olacaktı Kapitülasyonlar tamamen kaldırılacaktır Ülkedeki tüm azınlıklar Türk Vatandaşı olarak kabul edilecektir Böylece iç işlerimize karışılması da engellenmiş olacaktı Osmanlı Devletinden kalan borçlar 1854’den itibaren Osmanlıdan ayrılan devletlerarasında paylaştırılarak ödenecektir Yunanistan’da yaşayan Türkler ile Türkiye’de yaşayan Rumlar mübadele edilecekti Ancak Batı Trakya’daki Türkler ve İstanbul’daki Rumlar dışındaki Türk ve Rum azınlıklar yer değiştirecektir Rum patrikhanesi İstanbul’da kalacaktı Ancak patrikhanenin din dışı yetkilerine 1926’da Medeni Kanun kabulüyle son verilecektir Ülkedeki tüm yabancı okullar, Türk Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olacaktı Yine bu okullarda Milli Eğitim Bakanlığı esaslarına gör eğitim yapılacaktı Antlaşmaya göre sınırlarımızda belli oldu Yunanistan ile sınırımız Meriç Nehri olacaktı Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağacı Türkiye’ye verecekti Gökçeada ve Bozcaada Türkiye’de kalacaktı Yunanistan kendisine ait olan Türkiye’ye yakın adalarda asker bulundurmayacaktı Lozan antlaşmasının onaylanmasından 6 hafta sonra İtilaf Devletleri İstanbul ve Boğazları boşaltacaktır Antlaşmanın önemi Misak-ı Milli tüm dünya devletleri tarafından kabul edildi Yeni Türk devletinin varlığı ve bağımsızlığı herkes tarafından tanındı Günümüze kadar yürürlükte kalan bir antlaşmadır Osmanlıdan kalan kapitülasyonlar, azınlıklar, Osmanlı borçları gibi bir takım sorunlar çözülmüştür Lozanda tam çözüme kavuşturamadığımız Hatay ve Boğazlar sorunu lehimize çözdüysekte, Musul sorununu lehi

meclisin kayseri ye taşınması hangi savaş