🏒 Kıbrıs Barış Harekatı Gazileri Isimleri

Kıbrıs gazilerine göre Ada, Kıbrıs Barış Harekatı ile huzur ve özgürlüğe kavuştu. Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı baskı ve zulmü ortadan kaldırmak ve Ada'da barışı tesis etmek amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından 20 Temmuz 1974'te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı'nın gazileri, harekat Kıbrıs'ta Türklerin uğradığı baskı ve zulmü ortadan kaldırmak ve Ada'ya barışı getirmek amacıyla TSK tarafından 20 Temmuz 1974'te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı'nın Kıbrıs Barış Harekatı Gazileri Madalyalarını Aldı. Kıbrıs Barış Harekatı gaziler 45 yıl aradan sonra madalya ve beratlarını aldı. Samsun nYakakent Kaymakamlığı tarafından Yakakent jandarma Komutanlığı Konferans salonunda düzenlenen törende Kıbrıs Barış Harekatı’nda gazi olan 2 Kıbrıs gazisine madalyaları verildi. Kıbrıs Barış Harekatı'nın 48. yıl dönümünde, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in harekatı açıkladığı anlar yeniden gündem oldu.. Kıbrıs Türkleri'ni zulümden kurtaran harekatın başlangıcıyla ilgili Bülent Ecevit'in o dönemde yaptığı açıklamalar sosyal medyada gündeme geldi. İzmir'in Bornova ilçesinde yaşayan Kıbrıs gazileri Kadir Odabaş ve İse Selen, gazilik madalyalarının kendilerine ulaşmasını bekliyor. Türkiye'nin 1974 yılında düzenlediği Kıbrıs Barış Harekatı'nda gazi olan Kadir Odabaş (67) ve İsa Selen (67), Kıbrıs'tan Türkiye'ye gönderilen gazilik madalyalarının Kıbrıs Barış Harekatı’na katılarak, Kıbrıs Türkü’nün mücadelesini zaferle taçlandırmasına katkı koyan gaziler Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) İletişim Fakültesi’nin Kıbrıs Şehitleri Platformu işbirliğiyle düzenlenen etkinlikte o yıllarda yaşadıklarını aktardı. Etkinliğe, Başbakan Ersin Tatar, 3. Kıbrıs Barış Harekatı gazileri Yılmaz Bora ve Mesut Günsev, o günlerde yaşananlar ve tanık olduklarıyla ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.. Türk Mukavemet Teşkilatı Abone Ol. Bugün, Bülent Ecevit’in başbakanlığında Kıbrıs Türklerinin yaşadığı zulmü sonlandırmak ve Ada’da barış ortamını yaratmak için yapılan Kıbrıs Barış Harekatı Bugün, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK), Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) Türklerin Rumlar tarafından uğradığı baskı ve zulmü önlemek ve Ada’da barış ve huzuru tesis etmek amacıyla gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 48. yılı. Harekâtın gazileri verilen zorlu mücadeleyi anlattı. FJU1an. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin TSK Kıbrıs Türk halkına yönelik Yunan baskı ve zulmünü durdurmak ve adada barışı tesis etmek amacıyla 20 Temmuz 1974’te yürüttüğü Kıbrıs Barış Harekatı’nın gazileri, harekâtla ada ve adanın harekatını gerçekleştirdiklerini söyledi. Kıbrıslı Türkler barışa ve özgürlüğe kavuştu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin KKTC Taşkent köyünde yaşayan gaziler Besim Faruk Can ve Ömer Özyıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 48 yıl önceki Kıbrıs Barış Harekatı ve teröre karşı yürütülen mücadeleye ilişkin değerlendirmelerini aktardı. Türkiye’nin desteğiyle Yunanlılar. Can, operasyondan hemen önce Rumların Kıbrıs’ta 15 Temmuz 1974’te darbe yaptığını ve bu süreden sonra sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini hatırlattı. Darbeden sonra Rumların Türklere saldırmaya başladığını anlatan Can, Türklerin köylerinin ve silahlarının Rumlar tarafından alındığını, Taşkent köyünün Birleşmiş Milletler barış güçlerinin kontrolüne teslim edildiğini söyledi. “Yunanlılar bir süre sonra üzerimize ateş açtılar, silahımız olmadığı için cevap veremedik, Rumlar biraz rahatladı. bir Rum okuluna götürdüler ve sonra onları esir kampına götürülmek üzere otobüslere Ağustos 1974’te bunlar oldu ve 15’inde bu insanları tamamen savaşı kaybedeceklerini anlayınca, insanlarımızı katliam çukurlarına gömdüler” dedi. Dönem boyunca korku içinde günler geçirdiklerini kaydeden Can, Rumların köylerde kalan Türk kadınlarını taciz ve zulm ettiğini söyledi. “Yakın ailemden sekiz şehit var, babam da şehit oldu. Türkiye’nin 1974’te gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra adaya barış geldi. Barış sadece Türklere değil Rumlara da geldi. buraya inmeseydi Kıbrıs’taki Türklük ortadan kalkacaktı ve Rumların amacı da müdahalesinin üzerinden yaklaşık 50 yıl geçti ve bu süreçte kimsenin burnu yüzden Türk askeri adada kalmalı. Türk askerinin adada kalması bizim için bir garantidir” dedi. Can, Kıbrıs’ta iki devletli çözümün daha kalıcı ve barışçıl olacağına inandığını belirterek, “Kıbrıs’ta federal bir çözümü desteklemiyorum. İki halk bir arada yaşarsa felaket olur. Kıbrıslı Türkler ve Rumlar bir arada yaşasınlar. 50 yıldır Rumlar güneyde, biz kuzeyde yaşıyoruz ve hiçbir sorun çıkmadı.” Özyıldırım, Kıbrıs Barış Harekatı öncesinde Türklerin çok kötü koşullarda yaşadıklarını, hatta dışarı çıkarken tedirgin olduklarını söyledi. “1963-1974 yılları arasında Rumlar köyümüzden insanları alıp öldürdüler. Dışarı çıkmaya korktuk. Operasyondan hemen önce silahlarımızı Birleşmiş Milletler Barış Gücü’ne teslim ettik ve Birleşmiş Milletler Barış Gücü tüm silahlarımızı verdi. Bu yüzden Birleşmiş Milletler Barış Gücü’ne, Amerika Birleşik Devletleri’ne veya NATO’ya asla güvenmem, sadece Türk Silahlı Kuvvetleri’ne askeri adada kalsın, ayrılırlarsa biz bittik’ demektir. .’ Ameliyattan sonra büyük bir rahatlama oldu.” Operasyon öncesinde Rumların köydeki Türk erkeklerini esir kampına götürmek için toplandığını hatırlatan Özyıldırım, Rumlara güvenmediğini ve yakalanmaktansa ölümü göze alarak dağlara kaçtığını belirtti. Özyıldırım, Rumların kendilerine teslim olan Taşkentlileri bir süre sonra katlettiklerini ve esir kampına gittiklerini söyledi. Operasyonun ardından güneyden kuzeye göç ettiklerini anlatan Özyıldırım, çok yardımsever bir insan olan KKTC’nin kurucu cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın kendilerine yardım ettiğini söyledi. “Kıbrıs’ta iki devletli çözümü destekliyoruz ama federasyon asla. Hiçbir millete güvenmiyoruz, Türkiye bizi burada yalnız bırakmamalı. Dört torunum var ve onlara yaşadıklarımı bıkmadan usanmadan anlatıyorum. Halk ve çocuklar Bunu da bilmeli” dedi. Kıbrıs, Birleşmiş Milletler’in kapsamlı bir çözüme ulaşmak için yürüttüğü bir dizi diplomatik çabaya rağmen, Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler arasında on yıllardır süren bir anlaşmazlığın batağına saplanmış durumda. 1960’ların başında başlayan etnik saldırılar, Kıbrıslı Türkleri güvenlikleri için yerleşim bölgelerine çekilmeye zorladı. 1974’te Yunanistan’ın ilhakını amaçlayan bir Kıbrıslı Rum darbesi, Kıbrıslı Türkleri zulüm ve şiddetten korumak için garantör güç olarak Türkiye’nin askeri müdahalesine yol açtı. Sonuç olarak, KKTC 1983 yılında kurulmuştur. Son yıllarda, garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık’ın himayesinde İsviçre’de başarısız bir 2017 girişimi de dahil olmak üzere, inişli çıkışlı bir barış süreci gördü. Kıbrıs Rum yönetimi 2004 yılında Avrupa Birliği’ne girdi, aynı yıl Kıbrıslı Rumlar, uzun süredir devam eden anlaşmazlığı sona erdirmek için Birleşmiş Milletler’in Annan Planı’nı engelledi. Bugün Türk tarafı, adada iki devletin eşit egemenliğine dayalı bir çözümü desteklemektedir. Yunan tarafı ise Yunan hegemonyasına dayalı federal bir çözüm istiyor. Türk Silahlı Kuvvetlerinin TSK Rumların baskı ve zulmüne son vermek ve Ada’da barış ve huzuru tesis etmek amacıyla 20 Temmuz 1974’te düzenlediği Kıbrıs Barış Harekatı’nın gazileri, harekatın Ada’ya barış ve huzur getirdiğini, Kıbrıslı Türklerin de can güvenliğini sağladığını Barış Harekatı gazileri Yılmaz Bora ve Mesut Günsev, o günlerde yaşananlar ve tanık olduklarıyla ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde Mukavemet Teşkilatı TMT Mücahitler Derneği Başkanı ve Kıbrıs gazisi Yılmaz Bora, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki eşit halka dayalı olarak 16 Ağustos 1960’da kurulduğunu, o tarihte Türk alaylarının Ada’ya ayak bastığını ifade “Gerek biz gerekse ana vatanımız Türkiye, bu cumhuriyeti büyük bir heyecanla karşıladık ama ilk günden Makarios’un Kıbrıs Cumhuriyeti bizim için Enosis’e bir basamaktır.’ dediği andan itibaren her şey altüst oldu.” diye 21 Aralık 1963’te, 48 saatte Kıbrıs Türkü’nü yok etmeyi ve Kıbrıs’ın tümünü kontrol altına almayı planladıkları Akritas Planı’nı uygulamaya koyduklarını söyleyen Bora, bunun üzerine Kıbrıs Türk halkının 7’den 70’e direnmeye başladığının altını başlayan saldırıların Ada geneline yayıldığını ifade eden Bora, Kıbrıs Türk halkının katliamlara karşı TMT önderliğinde, bir bütün olarak direndiğini kaydetti.“RUMLAR 11 YIL BİZE BEKLEDİM DE GELMEDİN.’ ŞARKISINI DİNLETTİ” Bora, şöyle devam etti“Kıbrıs Türk halkı, 11 yıl toplam 3 kilometrelik alana sıkıştırıldı. Ana vatan Türkiye’nin Kızılayın gönderdiği yardımlarla ayakta durmaya çalıştı. Kıbrıslı Türkler, 11 yılda hiçbir şart altında maneviyatını bozmadı, karamsarlığa ve umutsuzluğa kapılmadı ve direndi çünkü büyük Türk ulusunu daima yanı başında bildi. Rumlar 11 yıl bize Bekledim de gelmedin.’ şarkısını hoparlörlerle cephelerde dinletti ve direnme gücünü yıkmaya çalıştı ama başaramadı.”Türkiye’nin bu 11 yılda defalarca garantör ülkeler ve Birleşmiş Milletleri BM uyardığını ama hiçbir taraftan cevap gelmediğini belirten Bora, Rumların 15 Temmuz 1974’te ikinci bir soykırımı hedefleyen İfestos Planı’nı uygulamaya koyduğunu 15 Temmuz 1974’te Yunanistan’daki cuntanın Makarios’a darbe yaptığını ve Kıbrıs Helen Cumhuriyeti ilan etmesiyle garantör Türkiye’nin, Yunanistan ve İngiltere ile müzakerelere başladığını bildirdi.– “KIBRIS TÜRK HALKININ BEKLEDİĞİ KUZEYDEN ZAFER GÜNEŞİ DOĞMUŞ OLDU”Müzakerelerden cevap gelmediğini kaydeden Bora, şunları anlattı“TSK 20 Temmuz sabahı Ada’ya çıktı ve çıktıktan sonra da garantör ülkelere anayasal düzenin yeniden tesisi için çağrı yaptı ancak karşılık bulmadı. Rumlar kaçmaya başladı, 21-22 Temmuz’da Beşparmak Dağları geçildi, Lefkoşa ile irtibat kuruldu. Daha sonra Lefke ve Mağusa’ya yöneldi. Kıbrıs Türk halkının beklediği kuzeyden zafer güneşi doğmuş oldu.”Harekat sırasında Yeşilırmak’ta görevli olduğunu söyleyen, 15 Temmuz’da Rumların müdahalesinin ardından cephede görev aldıklarını barışı korumakla görevli olan BM Barış Gücü yetkililerinin 11 yıl boyunca Kıbrıslı Türkleri tehdit ettiğini ifade eden Bora, şöyle devam etti“Türkiye’nin 20 Temmuz 1974 müdahalesi Kıbrıs’ın tümüne barış ve huzur getirdi, Rumları da bir iç kavgadan kurtardı. 52 yıldır aranan ve bulunamayan Kıbrıs’ın gerçekleriyle bağdaşan çözümü de getirdi ve iki ayrı devletin oluşmasına zemin hazırladı. Harekat eğer yapılmasıydı Kıbrıs Türkü katledilecekti, tek bir Türk kalmayacaktı, aynı Girit misali. Bizim, ana vatanımızın desteğiyle KKTC’nin sonsuza kadar yaşayacağına inancımız tamdır. ”– “TÜRK ORDUSU, ÇOK ZOR BİR HAREKATI BAŞARIYLA GERÇEKLEŞTİRMİŞTİR”Gazi Emekli Amfibi Deniz Piyade Kıdemli Binbaşı Mesut Günsev, 20 Temmuz 1974’ün, asil Kıbrıs Türk halkının direnişinin, Türk ordusu tarafından mühürlenerek özgür toprakların ele geçirilmesinin başlangıç tarihi olduğunu “Türk ordusu, 20 Temmuz 1974 şafağında, dünya tarihinde çok nadir görülen atma, indirme ve çıkarma gibi 3’lü, koordinesi, emir ve komutası çok zor bir harekatı başarıyla gerçekleştirmiştir.” Kıbrıs Barış Harekatı’nın bölümünün 3 günde tamamlandığını aktaran Günsev, çok dar bir alana, büyük miktarda asker, mühimmat ve ikmal malzemesi yığıldığını, Beşparmak Dağlarından da devamlı taciz atışı geldiği için bu alanın genişletilmesi gerektiğini sonra 2’nci Barış Harekatı’nın yapıldığını ve bugünkü sınırların çizildiğini kaydeden Günsev, o zaman deniz piyade üsteğmeni olduğunu dile getirdi.– “20 TEMMUZ SABAHI HASTANEDEN KAÇTIM”Günsev, “Kıbrıs’a ilk adım atan amfibi deniz piyade alayının bir mensubuydum. 20 Temmuz sabahı ilk adımı atmak bana nasip olmadı. Çünkü Mart 1974’te İtalya’da askeri hastanede yatıyordum. 20 Temmuz sabahı hastaneden kaçtım ve maceralarla 1’inci harekatın bitiminden sonra Ada’ya geldim. 2’nci harekata katılma onurunu elde ettim.” yanında, “Harekatla Kuzey Kıbrıs halkı bir vatana sahip oldu. Bu asil halk direndi, ana vatana güvendi ve Mehmetçik ile mücahit omuz omuza çarpıştı.” ifadesini kullanan Günsev, bugün özgür bayrakların aziz şehitler sayesinde dalgalandığını ve ömür boyu dalgalanacağını vurguladı. AAOluşturulma Tarihi Temmuz 20, 2020 1120Türk Silahlı Kuvvetlerinin TSK Rumların baskı ve zulmüne son vermek ve Ada'da barış ve huzuru tesis etmek amacıyla 20 Temmuz 1974'te düzenlediği Kıbrıs Barış Harekatı'nın gazileri, harekatın Ada'ya barış ve huzur getirdiğini, Kıbrıslı Türklerin de can güvenliğini sağladığını Barış Harekatı gazileri Yılmaz Bora ve Mesut Günsev, o günlerde yaşananlar ve tanık olduklarıyla ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde Mukavemet Teşkilatı TMT Mücahitler Derneği Başkanı ve Kıbrıs gazisi Yılmaz Bora, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin iki eşit halka dayalı olarak 16 Ağustos 1960'da kurulduğunu, o tarihte Türk alaylarının Ada'ya ayak bastığını ifade "Gerek biz gerekse ana vatanımız Türkiye, bu cumhuriyeti büyük bir heyecanla karşıladık ama ilk günden Makarios'un 'Kıbrıs Cumhuriyeti bizim için Enosis'e bir basamaktır.' dediği andan itibaren her şey altüst oldu." diye 21 Aralık 1963'te, 48 saatte Kıbrıs Türkü'nü yok etmeyi ve Kıbrıs'ın tümünü kontrol altına almayı planladıkları Akritas Planı'nı uygulamaya koyduklarını söyleyen Bora, bunun üzerine Kıbrıs Türk halkının 7'den 70'e direnmeye başladığının altını başlayan saldırıların Ada geneline yayıldığını ifade eden Bora, Kıbrıs Türk halkının katliamlara karşı TMT önderliğinde, bir bütün olarak direndiğini kaydetti."RUMLAR 11 YIL BİZE 'BEKLEDİM DE GELMEDİN.' ŞARKISINI DİNLETTİ" Bora, şöyle devam etti"Kıbrıs Türk halkı, 11 yıl toplam 3 kilometrelik alana sıkıştırıldı. Ana vatan Türkiye’nin Kızılayın gönderdiği yardımlarla ayakta durmaya çalıştı. Kıbrıslı Türkler, 11 yılda hiçbir şart altında maneviyatını bozmadı, karamsarlığa ve umutsuzluğa kapılmadı ve direndi çünkü büyük Türk ulusunu daima yanı başında bildi. Rumlar 11 yıl bize 'Bekledim de gelmedin.' şarkısını hoparlörlerle cephelerde dinletti ve direnme gücünü yıkmaya çalıştı ama başaramadı."Türkiye'nin bu 11 yılda defalarca garantör ülkeler ve Birleşmiş Milletleri BM uyardığını ama hiçbir taraftan cevap gelmediğini belirten Bora, Rumların 15 Temmuz 1974'te ikinci bir soykırımı hedefleyen İfestos Planı'nı uygulamaya koyduğunu 15 Temmuz 1974'te Yunanistan'daki cuntanın Makarios'a darbe yaptığını ve Kıbrıs Helen Cumhuriyeti ilan etmesiyle garantör Türkiye'nin, Yunanistan ve İngiltere ile müzakerelere başladığını bildirdi."KIBRIS TÜRK HALKININ BEKLEDİĞİ KUZEYDEN ZAFER GÜNEŞİ DOĞMUŞ OLDU"Müzakerelerden cevap gelmediğini kaydeden Bora, şunları anlattı"TSK 20 Temmuz sabahı Ada'ya çıktı ve çıktıktan sonra da garantör ülkelere anayasal düzenin yeniden tesisi için çağrı yaptı ancak karşılık bulmadı. Rumlar kaçmaya başladı, 21-22 Temmuz'da Beşparmak Dağları geçildi, Lefkoşa ile irtibat kuruldu. Daha sonra Lefke ve Mağusa’ya yöneldi. Kıbrıs Türk halkının beklediği kuzeyden zafer güneşi doğmuş oldu."Harekat sırasında Yeşilırmak'ta görevli olduğunu söyleyen, 15 Temmuz'da Rumların müdahalesinin ardından cephede görev aldıklarını barışı korumakla görevli olan BM Barış Gücü yetkililerinin 11 yıl boyunca Kıbrıslı Türkleri tehdit ettiğini ifade eden Bora, şöyle devam etti"Türkiye'nin 20 Temmuz 1974 müdahalesi Kıbrıs'ın tümüne barış ve huzur getirdi, Rumları da bir iç kavgadan kurtardı. 52 yıldır aranan ve bulunamayan Kıbrıs'ın gerçekleriyle bağdaşan çözümü de getirdi ve iki ayrı devletin oluşmasına zemin hazırladı. Harekat eğer yapılmasıydı Kıbrıs Türkü katledilecekti, tek bir Türk kalmayacaktı, aynı Girit misali. Bizim, ana vatanımızın desteğiyle KKTC’nin sonsuza kadar yaşayacağına inancımız tamdır. ""TÜRK ORDUSU, ÇOK ZOR BİR HAREKATI BAŞARIYLA GERÇEKLEŞTİRMİŞTİR"Gazi Emekli Amfibi Deniz Piyade Kıdemli Binbaşı Mesut Günsev, 20 Temmuz 1974'ün, asil Kıbrıs Türk halkının direnişinin, Türk ordusu tarafından mühürlenerek özgür toprakların ele geçirilmesinin başlangıç tarihi olduğunu "Türk ordusu, 20 Temmuz 1974 şafağında, dünya tarihinde çok nadir görülen atma, indirme ve çıkarma gibi 3'lü, koordinesi, emir ve komutası çok zor bir harekatı başarıyla gerçekleştirmiştir." Kıbrıs Barış Harekatı'nın bölümünün 3 günde tamamlandığını aktaran Günsev, çok dar bir alana, büyük miktarda asker, mühimmat ve ikmal malzemesi yığıldığını, Beşparmak Dağlarından da devamlı taciz atışı geldiği için bu alanın genişletilmesi gerektiğini sonra 2'nci Barış Harekatı'nın yapıldığını ve bugünkü sınırların çizildiğini kaydeden Günsev, o zaman deniz piyade üsteğmeni olduğunu dile getirdi."20 TEMMUZ SABAHI HASTANEDEN KAÇTIM"Günsev, "Kıbrıs'a ilk adım atan amfibi deniz piyade alayının bir mensubuydum. 20 Temmuz sabahı ilk adımı atmak bana nasip olmadı. Çünkü Mart 1974'te İtalya'da askeri hastanede yatıyordum. 20 Temmuz sabahı hastaneden kaçtım ve maceralarla 1'inci harekatın bitiminden sonra Ada'ya geldim. 2'nci harekata katılma onurunu elde ettim." yanında, "Harekatla Kuzey Kıbrıs halkı bir vatana sahip oldu. Bu asil halk direndi, ana vatana güvendi ve Mehmetçik ile mücahit omuz omuza çarpıştı." ifadesini kullanan Günsev, bugün özgür bayrakların aziz şehitler sayesinde dalgalandığını ve ömür boyu dalgalanacağını VİDEO İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR BESTAMİ BODRUK - RAMAZAN KAYA - RECEP BİLEK- KKTC'nin 30. kuruluş yıl dönümünde, Barış Harekatı'na katılan Kıbrıs gazileri, o günleri gazi Mehmet Yerkazan 62, AA muhabirine yaptığı açıklamada, birçok acı tatlı hatıra yaşadıkları Kıbrıs'tan zaferle döndükleri için mutlu olduğunu söyledi. Rumlar tarafından baskına uğrayan köylere girdiklerinde kendilerini sadece yaşlı kadın ve erkeklerin karşıladığını anlatan Yerkazan, gençlerin ya öldürülmüş ya da esir alınmış olduğunu dile köyündeki bir anısını anlatan Yerkazan, "3 arkadaşımla bir evin kapısını çaldık, kapıyı yaşlı bir çift açtı ve Türk askeri olduğumuzu görünce bize içeri buyur etti. Kimse olup olmadığı sorduk. Amca, sadece kendisinin ve yaşlı eşinin olduğunu söyledi. Sohbet ederken içeriden bir ses geldi. Amca, 8 yaşındaki kız torununu Rum askerlerinden korumak için küpün içine sakladıklarını söyledi. İsmi Ayşe olan kızı küpten çıkarttık. Kız ürkmüş ve titriyordu. Biz 'korkma, biz Türk askeriyiz' deyince bize anne ve babasını geri getirmemizi söyledi" diye sonra köyün camisine giderek ezan okuduklarını ve buraya Türk bayrağı astıklarını, oradan da Kırnı köyüne gittiklerini dile getiren Yerkazan, "Yamaca tüfeğimi monte ederken karşı taraftan ateş açıldı. Mermiler üzerimizden geçiyordu. Başçavuşumuz 'Mehmet yat, vurulacaksın' dedi. Ben de 'komutanım buraya yatmaya gelmedik, biz bunlara ateş etmezsek bizi ateş altına alacaklar' dedim. Tüfeği kurdum ve ateş etmeye başladık. Beş dakika sonra ateş kesildi. Vuruldular mı, bırakıp kaçtılar mı onu artık bilmiyorum" "Biz onlara toprak, bayrak, Cumhuriyet hediye ettik"Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının düzenlediği "81 ilden 81 Kıbrıs gazisi" adlı organizasyon kapsamında 39 yıl sonra Kıbrıs'a gittiğini, çıkarma yaptıkları yerleri tekrar görme imkanı bulduğunu anlatan Yerkazan, "O günleri yeniden yaşadım. Yalnız, Kıbrıs'ı beklediğim gibi bulamadım. 1974 yılında Kıbrıs halkının bize gösterdiği sevginin milyonda biri kalmamış. Ona bir anlam veremedim. Biz onlara toprak, bayrak, Cumhuriyet hediye ettik" diye gazi arkadaşlarıyla gezerken, kimsenin yüzlerine bile bakmadığını belirten Yerkazan, "Bu, beni çok üzdü, kırıldım. En azından 'hoş geldiniz, siz buraya ilk ayak basan askerlersiniz' diyebilirlerdi" ifadesini günleri dün gibi hatırladığını dile getiren Yerkazan, "Allah korusun tekrar bir harp olursa önce kendim giderim, çocuklarımı da seve seve gönderirim çünkü ben oraya bir Kıbrıslı için gitmedim, vatanım için, ülkem adına gittim. Ülkemin emrindeyim, Türk ordusu, devletimiz bizi nereye gönderirse oraya gideriz. Türk bayrağını da nereye isterse oraya dikeriz" Harekat sırasında evine sığındığı aileyle görüşüyor Türkiye Muharip Gaziler Derneği Malatya Şubesi Başkanı ve Kıbrıs gazisi Bayram Akdemir 59 ise Kayseri Hava İndirme Tugayı'nda vatani görevini yaptığı sırada, Kıbrıs'taki gelişmeler üzerine alarma geçildiğini ve birliğinde içtimaya alındıklarını ifade ederek, "Bizler yeni askeriz. Paraşütle atlamamışız. Bizden öncekilerin 7-8 atlayışı var. Bölük komutanı, yeni gelenlerden 5 kişi alacaktı. Bize 'gönüllü çıkmak isteyen var mı?' dedi. Bizler, 1954'e 1'inci tertip olarak hepimiz 3 adım öne çıktık çünkü annemiz bizi böylesi bir gün için doğurmuştu" diye herkesin ileri çıktığını görünce "evlatlarım, ben sizler arasında ayrım yapamam" dediğini ve kendisinin de aralarında bulunduğu 5 kişiyi eğitim durumuna göre seçtiğini belirten Akdemir, paraşütle ilk atlayışında yaşadığı heyecanı komutanlarının "yüzde 30'unuz yere sağlam inin zafer bizimdir" diye seslendiğini belirterek, "Türk Devleti'nin ebedi varlığı için gideceğiz. Bu, bizim için milli bir gururdur" düşüncesiyle hareket ettiklerini ve sorunsuz bir atlayış gerçekleştirerek Kıbrıs'a indiklerini ilk gördüğü şeyin "önce vatan" yazısı olduğunu anlatan Akdemir, harekat sırasında bir köy evine sığındıklarını belirterek, "Fota köyünde Fatma Karaşahin isimli bir kadının evine sığındık. Kendisinin biri 3, biri 5 yaşında iki kız çocuğu vardı. 35 yıl sonra gittim, o kızları gördüm. Hala görüşüyoruz" diye Akdemir, o yıllara ilişkin olarak şunları söyledi"Kıbrıs'ı gönlümüzden atmamız, beynimizden silmemiz mümkün değil çünkü biz her şeyi orada gördük. Bilhassa eski ismi Fota olan köyde, Fatma ablamızın savaşın en kızgın anında bizlere bir bardak su vermesi bizleri ferahlattı. Bunları unutmamız mümkün değil. Cenab-ı Allah, Kıbrıs Türk halkına inşallah bir daha o acıları yaşatmaz ve Türk devletine de bir daha savaşı yaşatmaz."Kıbrıs'ta üzerlerine düşen görevi yerine getirdiklerini, bundan sonra görevin Kıbrıslı gençlerde olduğunu belirten Akdemir, "Eğer Cumhuriyet'in kurulmasında azıcık da olsa bizim bir faydamız olmuşsa, eğer bugün Kıbrıs Türk halkı bu Cumhuriyet şemsiyesi altında yaşıyorsa bizler gurur duyuyoruz çünkü ter döktük, kan verdik. Temennimiz unutulmamamız, bilhassa Kıbrıs Türk halkı tarafından unutulmamamız" tarihiyle ilgili 14 bin fotoğraf topladığını ve Kıbrıs'ta sergi açtığını dile getiren Akdemir, topladığı fotoğraflardan albüm hazırlayacağını sözlerine "Kıbrıs, bizim Kıbrısımız"Tokat'ın Niksar ilçesinde yaşayan Kıbrıs gazi Ramis Aydın 60 da omzuna isabet eden kurşunla yaralandığı o günleri unutamıyor. Piyade er rütbesiyle katıldığı Kıbrıs Barış Harekatı'nda yaralanan Aydın, sol kolunu kısmen ve 6 çocuk babası Aydın, harekat sırasında yaşadıklarını dün gibi hatırlıyor. Aydın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1973 yılında askere gittiğini, Kırıkkale'deki usta birliğinden 1974'te Kıbrıs'a görevlendirildiğini zor koşullarda Beşparmak dağlarına tırmandıklarını anlatan Aydın, harekatın dördüncü gününde yaralandığını ifade ederek, şunları söyledi"Siper yaptığım taşa kurşunlar yağıyor, taş parçaları gözlerime ve yüzüme geliyordu. Tam tetiği çekerken sol kolum düştü. Yaralandığımı hissettim. Hemen hedef küçülttüm ama kolum gitti. Bu esnada akan kan göğsüme ve botlarıma kadar indi. İki metre yakınımda da o arada bir düşman askeri ölmüş. Ben de ölüyorum artık ama o düşman yüzüstü ölmüş. Onun ölümüne benzememek için miğferimi çıkardım, başımın altına koydum. Ona benzememek için sırtüstü yattım, ölmeyi bekliyorum. O arada bir başçavuş yanıma geldi. Durumumu sordu. Daha sonra beni tankla alıp, Rumlardan ele geçirilen revire götürdüler. Buradan Mersin'e, oradan da götürüldüğüm Ankara Gülhane'de tedavi altına alındım."Kıbrıs'ın daha iyi olacağını ümit eden Aydın, "Devletimiz güçlü, hükümetimiz güçlü. Kıbrıs, bizim Kıbrısımız. Biz orada kan akıttık. Dedelerimiz, atalarımız kan akıtmış. Kıbrıs'a sahip çıkılması gerektiğini düşünüyorum. Kıbrıs'a daha sonra gitme şansım olmadı. İnşallah gitmeyi düşünüyorum çünkü yaralandığım yeri illaki gidip görmem lazım. Hep gözümün önünde tütüyor, gitmemle bulmam bir olur" diye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği üyesi olan Aydın, KKTC'nin kuruluş yıl dönümünü kutladı. Bayram Akdemir Ramis Aydın Türkiye Kıbrıs Politika Güncel Haberler

kıbrıs barış harekatı gazileri isimleri